İşte bıkkınlıktan sıkıldığım bir gün daha. 2 kişilik yatak 0 bedenime dar gelmiş, yatağın kenarından sarkan ayağım uyuşmuş ve her gün minnetle kafamı gömdüğüm pofuduk yastığım soğuk. Yastığıma ne kadar gömülürsem gömüleyim, kulaklarımı ne kadar yorganın altında gizlersem gizleyeyim, bir yerden soğuk hep bir şekilde kaçıyor içeriye. Sarkan ayağımı yorganın içinde bohça yapıp olası kaçağı engellediğimi düşünürken bu sefer omzum taraflarından bir soğuk daha geliveriyor. Bu güzel yaz ayında beni yorganla bilek bileğe mücadeleye zorlayan bu soğuk gün de neyin nesi!
Açım.. Yataktan kalkmaya mecalim yok. Son kalori depolarımı da yataktan kalkarak harcayacağım ve şurada yığılıp kalacağım diye endişelenip uyumaya çalışıyorum. Hayatta kalma içgüdüsü gerçekten de hayret uyandırıcı. Nasıl yaşarsan yaşa, ister bazal metabolizmada kal, ama yine de hayatta ol. Gözlerimi yumuyorum, uyumak ister gibi. Kandırdım. Uyumak istemiyorum ki. Evet, uyku gözümden yaş olmuş akarken, beynim depresyon peşinde.