Dönüp dolaşıp

Yine dönüp dolaşıp sende buluyorum kendimi. Eskiciler usandı kapımdan elleri boş dönmekten. Önemsiz bunca şeyi zihnime istiflediğim için stokçular bile şaşkın. Şarkılarının ‘seni düşünmek güzel şey’ kısmından sonrasını dinlemediğim için Ezginin Günlüğü kırgın (ah bilseler, asıl ben onlara nasıl kırgınım). Oysa şarkının tüm ruhu sonrasında yatıyor diyorlar da; anla işte, ben henüz sana posta koyabilecek gibi değilim.

Seni düşündüğümde, koyu ve mat bir lacivert belirirdi zihnimde. Bu donuk ve iç karartıcı arka fonda, boğulmak istemediğim için hayallerine gelmedim ve sonra da sen gittin. Renklerin de zamanla daha da karardılar ve bir sabah.. Senden geriye hiç bir şey kalmamıştı. Ne de tatlı bir huzur, yaşanan onca dramdan sonra. Ne başedilemez bir endişe, artık yoksun.

Yokluğuna inançla meydan okuyup seni yeniden günlerime kattım. Monolog kurmakta zorlanmadığımı biliyorsun. Bu yüzden, internörotik ve şizofrenik muhabbetlerimizde yokluğunu pek de hissetmedim. Hem sonra, ne güzel yüzün ne de bana gülen gözlerin aklımda, seni gerçek anlamda unuttum. Fakat, geçen gün Bebek’e inerken, gökyüzünde senin rengini buldum. Pırıl pırıl bir lacivert. Sevmiyorum dediğim bir şeyi daha sevdiğimi fark ettim bugün: laciverti sevmezdim mesela.

One thought on “Dönüp dolaşıp”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *