Gayriresmi Aşk Geçidi

Ankara’nın tırtılı, İstanbul’un kelebeği olduğumu söylüyorlar. Nereden biliyorlar çiçek çiçek gezdiğimi? Bal arılarıyla birlikte ortalığı toza dumana kattığımı kim nerede görmüş?

İlk sevgilim yakışıklı bir çocuktu. Uzun ve çalımlıydı. Biraz sessizdi ama, çiçekçiden çiçek çalıp kapıma bırakırdı. Beni mutlu etmek için elinden geleni yapardı ama yanımdan da ayrılmazdı. Benim için sevgilisini terk ettiğinde, birkaç ay sonra onu terk edeceğimi düşünmemiştir sanırım. Hisli çocuktu, en yakışıklı ve tutkulu sevgilimdi.

İkinci sevgilim biraz şaşkın ama şanslıydı. Hatta ballı demek bile uygun olurdu. Hayat onun çevresinde ne kadar zor ve gaddarsa, ona gelince kapılar açılırdı. Temiz kalpliydi, beni de içten severdi ama kabul edelim, o önce kendisini severdi, sonra onu sevenlerin gözünden kendisini, en son da onu sevenleri severdi. Onu çok sevdim ama neden aşık olmuştum, bilmiyorum. Çocukluk olmalı..

Üçüncü sevgilimin ise çok güzel bir suratı vardı. Gözlüklerini çıkardı mı bakmaya doyamazdım. Yoksa sürahi hanıma benzerdi gözlükleriyle. Bana arada bir çiçek getirirdi, çok sevdiğinden de değil üstelik, mutlu etmeyi sevdiğinden. Kibar bir ruhu vardı ama demir atıp emekliye ayrılmayı bekleyen bir vapur gibiydi. Nostaljik ve hantal. Aşktan çok uzaktı bizim duygularımız. Fakat şefkatliydi ve birbirimize iyi geldik.

Dördüncü sevgilim beklenmedik bir anda İlhan Mansız’ın röveşatası gibi kalbimi tam 90’dan vurdu. Göz açıp kapayıncaya kadar dilime pelesenk olmuştu bile. Onu unutmaksa… İşte bu pek kolay olmadı. Çocuk gibi hassastı ve kırılma kaygısı onu zalimleştirirdi. Birbirimizi aynı anlarda sevemedik, belki de bu yüzden ayrıldık, kim bilir?.. En çok onu öpmeyi sevdim. Aklımı başımdan almıştı. Aşık mıydım? Belki.. Umarım artık mutludur ve beni özlüyordur.

Beşinci sevgilim belki de en tatlısı, en sevgi duyulası olanıydı. Huzur ve güven yeşertti içimde, ama bir o kadar da suçluluk ve endişe. İlişkimizin bir tarafı ne kadar sevimliyse, diğer tarafı da bir o kadar sevimsiz. Saygı duyduğum biriydi, hala hatırladıkça güzelliğinden ışır kalbim. Ama, iyi ki de ayrılmışız, derim.

Altıncı sevgilim dallamanın önde gideniydi. Kibarlıktan nasibini almamış bir ödlekti. Onu sevdiğimi ve pek de sevme ihtimalim olduğunu söyleyemem ama güvenmiştim. Hangi ara beklentilerimi bu kadar düşürdüm de bu çocuğa kaldım diye düşünür düşünür dertlenirim. Neyse ki çok geçmeden terk ettim.

Yedinci sevgilim ise bahtsız ama entelektüeldi. Onunla sevgili olduğumu duyanlar, onu tebrik eder, beni şaşkın gözlerle süzerdi. 5 yıldır hayatına kimse girmemişti ve ilk kez sevdiği bir kadınla birlikteydi. Kitap alır, güzelce kaplar ve bana sıcacık bir notla hediye ederdi. Ona sarıldığımda kalbi hızlanırdı. Ayrılmak istediğimde, inanamadı. Bir daha da yüzüme bakmadı. Aradan yıllar geçtikten sonra, ortamların motorlu Casanova’sı olduğunu öğrendim. Yakışıklı çocuktu ama biz vaktinden önce tanışmıştık.

Sekizinci sevgilim hayallerimin erkeğiydi. Yakışıklı, komik, maceracı ve dahası. Tanıştığımız an hayallerimde, aynı gün kalbimdeydi. Çok aşık oldum, çok ağladım onun için. Evliymiş meğerse. Bencil ve düşüncesiz birisiydi. Sonradan o istedi ama ben istemedim. Kalbimi kırışını hala affedemedim.

Dokuzuncu sevgilim ise bambaşkaydı. Onu alıp göğsüme sokmak, üzerinde saatlerce yatmak isterdim. Onunla bambaşka bir kimyamız vardı. Uzak muzak yine de heyecanla onu düşlerdim. Bana duygularını büyük büyük anlatırdı. Hayatıma hep güzel havalarda girdi ve güzel havaların bitime yakın da çıktı gitti. Ağustos böceği gibiydi, zora geldi mi kaçar giderdi. Onu nasıl dolu dolu sevebileceğimi bilse, yine gider miydi? Muhtemelen giderdi. Bu yüzden, ben de kalmadım ve ters yönüne gittim. Yine de arada bir bana armağanı olan minik ışıkları yakar, kedinin ciğere pis deyişi gibi ona söverim.

Son sevgilim ise en ateşlisiydi. Ona sarıldığımda, cayır cayır yanardı bedenim. Dans etmeyi severdim ama onunla, dans etmeyi daha çok sevdim. Gözleri mayhoş bakardı ve yayvan bir sesi vardı. Ama bunlar beni ilgilendirmezdi. Onunla dünyanın en güzel kadınıydım ve eminim, kimse onu benim gördüğüm kadar seksi görmemiştir. Fazla tutku ve özlemden dolayı, ayrılmış buluverdik kendimizi birden.

Nice sevgilim hafızama gömülü ve niceleri adından bahsetmeye bile değmez.. Bahsettiklerimse, en tatlı polenlerin tadına baktıklarım.. Orhan Usta’nın dediği gibi, beni bu güzel havalar mahvetti..

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *