Apartman boşluğunda sarhoşlaşan hava odaya usul usul sızıyordu. Sıcak güneşin asabileştirdiği kuşların tartışmaları duyuluyordu. Hararetli ikisi pencerenin önüne gelecek gibi oldular bir ara. Okumakta olduğum kitabımın arasına parmaklarımı siper edip yarım kaldığım paragrafa sadık kalsam da dikkatim dağılmıştı. Karşıdaki, yer yer kavlamış beyaz duvardan yansıyan bir ışık demeti, sevgilinin engebeli bedeninde dağılıyordu. Göğsünden yüksekte tuttuğu kitabının gölgesi üzerime düşüyordu.
Ürkek ürkek baktım ona, sahiden yanımda mıydı? Kaliteli saman kağıdı üzerinde amansız bir kovalamacadaydı parmak uçları. Sayfaları art arda çevirip, tüm sevgi sözcüklerini kıskıvrak yakaladı ve kucağıma döktü. Gözleri bir bir okudu sözcükleri. Parmakları, parmak aralarımı doldurdu. Nefesi nefesime değdi.