Kirletilmiş anılarım.

Madrid’in merkezindeki parkta oturup gelen geçeni izliyordum. Ne kadar güzel hayat. Çocuklar güzel, el ele tutuşan sevgililer güzel. Sevgi güzel! Yakınlardaki çalılardan bir ses işittim. Bir adamın eliyle sıkı sıkı pipisini kavradığını gördüm. Günümün içine edemezdi, gözlerimi çevirdim.

Sevilla’da sıcağının insanları kovuşturduğu bir öğlen, ara sokaklarda güzel arkadaşımla geziyorduk. İçimizde heyecan ve sıcağın meydan dahi okuyamadığı bir merakla turluyorduk. Arkadan bir motorlunun geldiğini işittik, yol vermek için kenara çekildik. Motor on adım kadar önümüzde durdu. Daracık sokağı ortalamıştı. Bir adamın eliyle sıkı sıkı pipisini kavradığını gördük. Günümüzün içine edemezdi, gözlerimizi çevirdik.

İstanbul’da hava kararmıştı. Sokağın karanlık ucundan bir ses geldiğini işittim. Günümün içine etmesinden korktum ve gözlerimi kaçırdım; adımlarımı hızlandırarak uzaklaştım.

Ankara’da metroya bindim. Hava sıcaktı ve şort giymiştim. Karşımda, birilerinin babası olan yaşlıca bir adamın şort giymemle benden daha çok ilgilendiğini fark ettim. Bacaklarımı birbirine kavuşturup görebileceği ten yüzeyini azaltmaya çalıştım. Günümün içine etmesine izin veremezdim, gözlerimi İvedik’ten geçerken görünen gökyüzüne çevirdim.

Seul’de soju içip çakır keyif olduğum bir akşam neşe içinde arkadaşlarımın yanına gidiyordum. Sarhoş birisinin Korece seslendiğini ve bana doğru hızlandığını duydum. Sokaktaki tek kişiydim. Günümün içine etmesine izin veremezdim, yanlış duyduğuma inanıp gördüğüm en kalabalık sokağa daldım.

Prag’ta güzel mi güzel, karanık ve tenha bir yoldan kaldığım yurda gidiyordum. Bir adamın karşıdan geldiğini gördüm. Onu görmem ondan korkmam için yeterliydi. Elime telefonumu alıp Prag’taki bir arkadaşımın numarasını aramaya hazır yoluma devam ettim. Adam bana bakmadan yoluna devam etti ve başıma bir şey gelmediği için ona minnettar kalarak ben de yoluma devam ettim.

*******

12 yaşındaydım. En yakın arkadaşıma tüm okul aşıktı. Sadece içlerinden biri bizimkinin gönlünü çalmayı başarmıştı. Arkadaşımı uyarmışlardı, çocuk onu kullanıp atabilirdi. Çocuğa aşık başka kızlar da arkadaşıma orospu demeye başlamışlardı bile. Ama sevgilisi bizimkini herkese karşı korumuş ve ona orospu diyen diğer kızlara orospu sizsiniz, sizi bitiririm, demişti. O günden sonra başka kızlar arkadaşıma sataşamadı.

Lisede erkek olan bir arkadaşım tartışmamız sırasında elini kaldırarak üstüme yürümüştü. Yakın arkadaşımdı. Kızlı erkekli bir grubumuz vardı. Ne yapıyorsun?! demiştim ona, can dostum o zaman önüme atılarak kendine gel diye bağırmıştı ona. Diğer kadın arkadaşımsa arada bir yanlış anlaşılma olduğunu ve ikimizin de sakinleşmesi gerektiğini söylemişti. Bir başka erkekse, içlerinden bana yanık olan, bağırarak beni suçlamıştı. Kızlı erkekli bir gruptuk. O gün sadece ben ve can dostum o gruptan ayrıldık.

İstanbul’da yakın bir kadın arkadaşımın evine gidiyorduk. Bilmediğim bir mahalleydi ve bilmediğim bir erkek yanındaki kadına bağırıyordu. Kadın sessizdi, adamın aşağılamalarından sinmişti. Arkadaşımla yolumuza devam ettik.

*******

Otostopla Tunceli’den Diyarbakır’a gidecektik. Grubumuzda 3 kadın 6 erkek vardı. Her grupta iki erkek olacak şekilde 3 gruba bölünüp öyle otostop çektik. Bütün yol boyunca memelerimi ve bacaklarımı gizlemekten, kötü bir şey sezersem kapıyı açıp atlayabilmeye hazır beklemekten bitkin düşmüştüm. Başıma bir şey gelmediği için şaşkın ama mutlu bir şekilde yolculuğu tamamladım. Güzel bir geziydi.

Can dostumla Marmaris’e baş başa tatile gittik. 20li yaşlarımızın başındaydık. Maceralar yaşamak istiyorduk. Otobüsümüz Marmaris’e vardığında ilk iş kalacak bir yer bulmaktı. Güvenilir gözüken bir esnafa ucuza kalabileceğimiz bir pansiyon sorduk. Bizi yönlendirirken, sahipleri dini imanı olan kişilerdir demişti. Bize iki kişilik bir oda verdiler. İlk işimiz odada kamera gibi bir kayıt cihazı var mı diye aramak olmuştu. Geceleri yatmadan önce de kapının arkasına şifonyer çekerek kendimizi olası tehlikelerden koruduğumuza inanmıştık.

Ankara’da çok güzel bir akşamdı. Çok sevdiğim bir arkadaşımla doyasıya eğlenmiş, yaşıyoruz be demiştik. Gece 11 buçuk gibi ise eve dönmek için Kızılay meydanına gelmiştim. Son metroyu kıl payı kaçırmıştım. Son otobüsün arkasından bakakalmıştım. Eve yakın bir yere giden dolmuş seferini tamamlamıştı ve Kızılay meydanı’nda öyle kalakalmıştım. Güvenpark’ın karşısında, Kızılay AVM’nin önünde eve nasıl gidebileceğimi değerlendirirken yakınımdan geçen bir çöpçüyle irkildim. 5 dakikadır aynı yeri süpürüyordu ve ara ara beni kesiyordu. Konumumu değiştirdim ve ondan uzaklaştım. Suya düşen yılana sarılır misali, karşımdaki polis aracına güvenmeye çalıştım ama başaramadım. Gidebileceğim bütün yönler karanlık ve tenhaydı. Yapabildiğim tek şey göz önünde ve biri bana zarar vermeye kalkarsa fark edilecek kadar aydınlık bir yerde durmaktı. Ailemi aramıştım o sırada, beni almak için yoldaydılar ama onlar gelene kadar saat 11 buçukta, Kızılay meydanında sağ salim kalabilmeliydim. O sırada bir kadın ve erkek belirdi. Meydandaki tek kadın değildim artık ve onu görür görmez güvendim. Yanlarına gidip onlarla durup duramayacağımı sordum. O sırada çöpçü daha da yaklaşmış ve kasıklarını ellemeye başlamıştı. Polisin dostane konuştuğu adam artık tamamen gözlerini bana dikmişti. Yakınlardan geçen tüm erkeklere şüpheyle yaklaşmaya başlamıştım bile. Elbette onların yanında durabilirdim ve ailem beni alıncaya kadar o ikisine sığındım. Eve giderken ne maceraydı, 25 dakika başıma bir şey gelmemesi için stratejik ve güvenli davrandığım için kendimle gurur duydum.

*****

Güzel anılarımın hepsi mi böyle kirletilmiş?

Erkekliği öğrenememiş erkek tanımından, doğru insanı seçmenin bir meziyet olmasından, şiddeti sindirmenin de bir zavallılık olmasından, kendimi korumayı öğrenmem gerekmesinden bıktım. usandım. içim öfke dolu, içim çaresizlik dolu.

Yoksa ben mi kuruntu yapmışım hep?

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *