Karşımdaki genç bir kızdı. Ondan hayatın basitliğini kabul edecek kadar sıkıcı olmasını bekleyemezdim. Elbette ki kendisinden 18 yaş büyük, dul ve zengin sevgilisinin onda bulduğu şeyin zeka olduğunu sandığı için onu küçümseyemezdim de. Onun yerine, sevgilisiyle bir milongada tanışıp bir daha asla dans etmemesini küçümsedim:
– Ah tatlım… Ne kaçırdığını bir bilsen?
– Yoo, hayır. Ben dans etmek istemiyorum. Kötü dans ettiğim için strese girmek istemiyorum.
Bu dediklerinde neye üzüleceğimi bilemedim. Kendisini kötü hissettirecek birisiyle olmasına mı yoksa tangosuz bir aşkın mümkün olmadığını bilmemesine mi üzüleyim? Kararsız kaldım. Yine de devam ettim: Dansın kendisinden bahsetmiyorum ki, kuzum. Adamı bırak. Sana sarılırken kötü hissettirmesinden korktuğun, tangoda dilsiz bir adamla mutlu olamazsın.. Dedim, ve iddialı sözlerimi şahlandırmak adına, ayağa kalktım ve önüme ilk gelenle, sarmaş dolaş bir sohbete çıktım.
Şanslıydım. Önüme ilk çıkan adamın ağzı iş yapıyordu. Beni etkilemek için ne söyleceğini, cümleyi nasıl kuracağını biliyordu. Sohbetinin tınısı vardı. Troilo ile ahbaplıkları epeydir varmış gibi, onu anlatıyordu bana adım adım. Sohbet bazen bir bilmece, bazen de ufak flörtleşmelerle renkleniyordu. Tekrar düşündüm: Her hoşsohbetle sevgili olunmaz ama, sevgilin hoşsohbet olmalı, dedim kendime.
Evet, ta kendisinden, tangodan bahsediyorum. Sevgilim, dedim.. Sevgilim gelse de, kollarına bıraksam kendimi ve saatlerce konuşsak..
…
Sevgilim geldi. Sevgilim adeta kör ve sağır olmayan bir dilsizdi. İçine içine bir sohbete girişmiş, tango duayenlerinin tınısında tekrar tekrar aynı şeyleri söylüyordu. Ona seslendim: “Aşkım..”. Onunla tanıştığımız geceyi hatırlamasını istedim. Merceditas yükselirken, beni göğsünde dinlendirip kalbimi duyduğu geceyi.. Şaşkın çapkın bakışlarıyla beni dansa davet ettiği geceyi.. Birden sağır da olduğunu fark ettim. Artık bir lunaparktan taze kovulmuş bir palyaçoydum. Mutlu olmak ve mutlu etmek için geldiğim bu yerde, yerim yoktu.
…
Sevgilim tabi ki gitmedi. Genç kızı hatırladım:
– Konuşamadığın birisiyle mutlu olamazsın.
– Biz onunla filmlerden, kitaplardan bahsediyoruz.
– Tango olmadan nasıl olacak?
– Varsın, tangosuz olsun..
En çok da bu dediği etkilemişti. Çocukluk.. dedim.
Lanet.. Bu lanet beni de vurdu.. Çocukluk laneti.