özlem üzerine

Tüy gibi hafif, kara delik gibi yoğun bir şey özlem. En ufak bir düşünceyle savrulup havada salınır. Yokluğu uçtan uca dolaşır ve gizlediğim o yokluğun devasa boyutunu resmen gözüme gözüme sokar. Yoklukta, sahiden de, yok yoktur.

Önemsizmiş gibi bugüne dek gizlenen sıradan anların sinsi tuzağına kapılmamak işten bile değildir. Kanalda dondurma yerken bulurum kendimi ve silüetini, limon sorbenin ekşiliğini taze hissediyorumdur. Belki şarap içtikten sonra eve, yüksek ağaçların hışırtılarıyla yan yana yürüdüğümüz bir akşamdayızdır. Vapurun yardığı dalgalardan zıplayan su damlalarının nemlendirdiği yüzün hayal meral canlanır zihnimde bir an için..

Özlem köpük köpük kabarmaya başlar. Her köpük bir başka ihtimali canlandırır. Birlikte kurduğumuz hayaller bunlar. Çok geçmeden saydam küreler birer birer patlar ve bir zamanlar var olduklarının tek kanıtı elime yüzüme bulaşmış nemli histir. Gözpınarlarını ıslatanın gözyaşları olduğunu sanarlar ama yiten umutlarımdır.

Pişmanlık olsaydı belki hislerimden birisi, özlem elini kolunu sallayarak böyle rahat gezinemezdi dehlizlerimde. Yaşananların ağırlığı ve yitmesine sebep olduğum ihtimaller özlemi bastırır, beni hüznümle başbaşa bırakırdı. Oysa şimdi, yalnızca tanıklık yaptığım bir davanın çözülmesini bekliyor gibiyim. Beynimdeki savcılar, avukatlar, hakimler… Her biri başka telden çalıyor. Adaletin yerini bulması için duyduğum sabırsızlık, önce öfkeyle bütünleşiyor. Bir şey yapmalıyım! çıkışının ardından, suçlunun olmadığı bu dava düşüyor. Daha da büyüyor özlem, ve bir zamanlar hayal kurmanın bedelini sessizce ödüyorum. Hüzün basıyor içimi.

Seni özlememe indirgersen duygularımı, haksızlık etmiş olursun. Ben gelmişe, geçmişe, geleceğe, topyekun bir özlem içinde boğuluyorum. Bir de yetmezmiş gibi, çalma listemde sıra birden sana geliyor, ve benim için bestelediğin şarkı çalıyor. Beni sevdiğini, hem de çok sevdiğini söylüyordun ya hani.. Hatırladığım tüm güzel sözlerin aklımla bir taarruza kalkışıp, özleme kaybediyor ve ikimiz birden, hükmen mağlup sayılıyoruz.

Özlemim, yeniye uyum sancısı. Canlı gözlerinin, ışığı belli belirsiz bir çift silüete dönüşmesini yoğun bir hüzünle ve dehşetle izliyorum. Bir süre sonra, herkes gibi birisine dönüşeceğini bilmek; hayatımdaki varlığının önemsizleşmesini beklemek beni çok üzüyor, hatta belki seni terk etmekten de ağır bu. Özlem, bu yitik hikayede sana can hıraş tutunma çabam..

Senin besten bitti, sonraki şarkı çalmaya başladı bile: keyifli bir vals..

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *