Git/Kal

Ne kal ne de git diyebildin. Dil öğrenmeye başlayan her yeni yetmenin daha ilk öğrendiği fiiller olan bu kelimeleri söyleyemeyecek kadar uzaktın, kendinden de benden de.
Git diyemedin. Çünkü bir korkaksın.
Kal diyemedin. Çünkü bir kararsızsın.

Seni hiç anlayamadım. Bitkin sesinde yaşam belirtisi ararken, sözcüklerin önemi kalmıyor. Belki de bu yüzden git desen de kal desen de sonucu değiştiremeyecektin.

Yine de dudaklarından tek bir sözcük çıkmasını, bana “kal!” demeni ümit ettim. Sessizliğin ayrılığımızdı.
Yine de dudaklarından en azından tek bir sözcük çıkmasını, bana “git!” diyebilmeni isterdim. Sessizliğin sana sevgimin celladıydı.

Beni sevdiğini söylüyordun, yanılıyordun. Benden yarattığın kişiyi sevmiştin.
Sana seni sevdiğimi hiç söylemedim. Seni değil, senin sevgini sevmiştim. Seniyse, sevmek için zamana ihtiyacım vardı.

Beni bekleyişin sabırsızdı. Sana koşarken ayaklarım birbirine dolandı, yere düştüm.. Dizlerim yara bere içinde. Bana gelirsin, tutar yeniden okşarsın kalbimi sandım. Arkanı döndün. Ne gitmeye karar verdin ne de kalmaya.

Bense sana ulaşmaya çalışırken, hedefini yitirmiş bir kurşun gibi oradan oraya sektim çaresizce. Bir yanda sana hislerimin karmaşası, diğer yanda yokluğunun baş edilemez yalnızlığı..

Bütün sözler söylendi aramızda. Geriye içi boş bir duygu safsatası kaldı. Terk edişler, umutlar ve yeniden vedalar durmadan tıklattı kapımızı.
Artık dudaklar bitkin konuşmaktan,
Zihinler bitap olup biteni anlamaya çalışmaktan,
Yine de kalbim.. Kalbim dört nala..

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *