Bir sokak kedisi görüyorum aynaya baktığımda. Biraz dağınık, biraz tekinsiz ve özgür. Kediler ve onların yuvaları sokaklar, hor görülür mantar gibi üst üste büyümüş evlerin içinden. Oysa yalnız ve kirli ve hatta soğuk olan bu evlerken.. Kısa bir ferahlık için, pencerelerin güneşle işbirliğinden medet umarlar.Güneşin altın tozu gibi parlattığı pis kürklerinden ise kedilere acırken bahsederler.
Yaygın bir inanış var. Sokak kedileri evde daha mutlu olur, diye. Külliyen yalan. Eğer bir sokak kedisini izlerseniz, hemen anlarsınız, o mutludur aslında. Gününü gün eder; dram, aşk ve yatış temalı günler belki de en keyiflileridir hayatlarımızın.
İyi niyetli bulmuyorum, sokak kedilerine sokakları çok gören, iyilik diye onları hapsedenleri. Bireysel korku ve travmaların bir başkasına dayatılması değildir de nedir? Kedilere zarar verenlerle kedilere bir şey olmasından korkanların güç savaşının altında, kediler kişiliksizleştirilir ve sıradanlaştırılır.
Cadı’yı anlatmak isterim size. Cadı güzel diyebileceğiniz bir kedinin çok ötesindedir. Düpedüz çirkindir, hantaldır ve şapşaldır. Kürkündeki göz gibi iki tekir elips ve tombalak bedenine süs diye takılmış gibi duran kısa kuyruğuyla herhangi bir ‘kurtarıcı’nın ilk tercihi olmayacaktır asla. Cadı sanki istenmeyen ve yalnız kalmış bir sokak kedisi gibi ‘kurtarıcılar’ın göz pınarlarını nemlendirebilir. Ama Cadı’yı tanımayanlar ancak bu kadar kör ve benmerkezci olabilir. Cadı’nın amanvermez bir hali vardır. Hiçbir kedi ile tartışmaya dahi girmez, çünkü önemsemez. Cadı’ya selam verirsin, sana bakar ve yürümeye devam eder. Seni görür ama önemsemez. Cadı mama yemek için gittiği evlerde eğilip bükülmez, çünkü Cadı’nın beslenmek için oraya gitmesinden daha büyük bir onur yoktur ev sahibi için. Güneşi çok sever sonra, serer göbeğini sıcak bir yere, açar kollarını ve pembe patilerine doldurur tüm güneş ışınlarını.
Ve işte hayatı bunca keyifle yaşayan Cadı’yı eve hapsetmek bir çeşit gaddarlık, bunu düşünmek bile narsisizmin tanımıdır. Kötü insanların kirlettiği sokaklardan korkup evlere sıkışanların, kendi korkaklıklarını ve pişmanlıklarını normalleştirme çabasıdır. Oysa, Cadı dışarıda olduğu için tehdit altında değil, kötüler dışarıda olduğumuz için hepimiz tehdit altındayız.
Ve gel gelelim aynaya. Her aynaya baktığımda, bir sokak kedisi görüyorum. Yere uzanmış, avuç içlerimde güneşi topluyorum. Evlere sıkışmışlar beni de yerleştirmeye çalışıyor bir yerlere. Uzak durun, benim yerim zaten burada böyle.